CAM
SÜSLEME SANATI; VITRAY...
Pencereleri
örten saydam panellerin yapımı için cam kullanımı çok
eski dönemlere dayanıyor.
Bu uygulamalar özellikle Doğu Akdeniz’de çok önceleri
biliniyordu. Roma ve ilk Hıristiyanlık dönemlerinde kullanılıyordu.
XII. yüzyılda Roma sitili yerini Gotik tarza bıraktı. Bu
yeni mimari anlayışta çatının bir dizi kolon ve kiriş
sistemine taşıttırılması fazla ağırlık taşımayan
duvarlarda daha çok ve geniş pencere boşlukları bırakmayı
sağladı. Böylece pencereleri örtmek için renkli cam
paneller kullanılmaya başlandı.
Cam parçalarını birbirine tutturmak içinde kurşun çubuklar
kullanılıyordu. Vitray süslemesi kiliselerde mozaik süslemenin
yerini aldı ve Vitray zanaatkarları zaman içerisinde cam ve
kurşun ile birçok farklı teknikler geliştirdiler.
Ortaçağ
döneminde de sırlama cam ile Vitray tekniğine rastlamak mümkün.
Muhteşem Vitray süslemeleri 1200 ve 1236 yıllarında Chartres
Katedralindeki 7000 m2
lik bir alanı kaplayan vitray süslemesi ortaçağ
mimarisinin ve cam üstüne yapılan resim sanatının en büyük
ve en önemli örneklerindendir. Bu mimarı başta Fransa olmak
üzere Almanya, İngiltere ve İtalya ‘da ve tüm Avrupa’da
ses getirdi. 1300’lü yıllarda Antonio da Pisa adlı İtalyan
vitray sanatına ait ilk kitabı yazdı. Kitabında cam kesim
teknikleri, camın renklendirilmesi, kurşun tekniği anlatılıyordu.
Renkli camların vitray yapımımda kullanılması İsa’dan
sonra ilk yıllara rastlıyor. Bu döneme ait en eski örnekler Ravenna’da İsa’dan
sonra VI. Yüzyılda ortaya çıktı. Ancak gerçek vitray sanatı
en parlak dönemi IX. ve X. Yüzyıllar arasında yaşadı.
İlk bilinen
cam kesim tekniği önceden cam üzerine tebeşir ile çizilen
desenin ucu ısıtılmış bir demir parçası ile kesilmesi
tekniği idi. Kesim sırasında cam soğuması için su ile ıslatılıyor
ve işlem cam iyice kırılana kadar devam ediyordu. Daha sonra
Vitray ustaları daha küçük parçaların kolay kesilebilmesi
ile kükürt tekniği ile kesim yapmaya başladılar. Kesilen
parçalar temizlenip kesim şekline göre yapıştırılıyordu.(Yapıştırmada
tutkal kullanılmıyor.) Sonra camın üstüne desen işleniyordu.
Bezeme bittikten sonra camlar kurşun içine gömülüyor. Yani
H kesitindeki kurşun çubukların arasına yerleştiriliyor ve
lehim ile kurşunlar kalaylanarak camlar sabitleştiriliyordu.
Uzun yıllar
parlak dönem yaşayan vitray sanatı zaman içersinde kültürel
ve sosyal nedenlerden dolayı eski önemini kaybetmeye başladı.
Yeniden önem kazandığı dönem 19. yy. da Antonio da Pisa nın
kitabı örnek alınarak vitray restorasyonları yapıldı ve
eski zanaatkarlar gün ışığına çıkartıldı.
Vitray sanatının
yeniden doğuşu ilk olarak Fransa da başladı. Ancak yüzyıl
sonuna doğru Almanya vitray sanatının merkezi konumuna geldi.
Bu dönemde vitray sanatı özellikle dini yapıların dışında
saray ve malikanelerde, büyük konakların kapı, pencere ve
tavan süslemelerinde kullanılmaya başlandı. Desenlerde tema
olarak dini ve kutsal desenler işlenmiştir. 1890-1930 yılarında
dini konuların dışında manzara, insan figürleri, zarif
bezemeler, çiçek motifleri ve geometrik desenler vitray sanatında
yeni ve dekoratif tekniklerle geliştirildi. Bu tekniklere farklı
olarak Amerika da New York’lu ünlü tasarımcı Lois Comfort
Tiffany vitray sanatı için farklı bir uygulama tekniği geliştirdi.
Kurşun çubuklar yerine bakır folyo şeritler kullanmaya başladı.
Ayrıca bazı farklı cam türleri geliştirdi. Opal, renkli
opal ve sedefli camlar gibi.
Kullandığı
camlar ve tekniği ile çok farklı aydınlatmalar da ortaya çıkardı.
Günümüzde onun çalışmalarından bir çok örnek taklit
edilip uygulanmaktadır.
Türk
tarihimizde ise, cam sanatı Anadolu uygarlıklarında ki yapıtlarda
camın işlenişi görülmektedir. Vitray sanatı ise Selçuklular
döneminde geliştirilmiş olup Osmanlı İmparatorluğu döneminde
İstanbul’un fethinden sonra bir çok tarihi mimarilerde
Vitray Tekniği ile muhteşem çalışmalar yapılmıştır. Yakın
dönem içersinde de cam ve vitray sanatı birçok sanatçının
ilgi odağı olmuştur.

|